Blog

468852552_122185852772244914_5353195796459798506_n

Türkiye’de Alevi toplumu tarih boyunca baskı, ayrımcılık ve şiddete maruz kalmış, haklarını savunmak adına farklı siyasal hareketlerle ilişki kurmuştur. Ancak son yıllarda, geleneksel sol hareketlerden uzaklaşıp Kürt hareketlerine daha fazla destek vermeye başlamaları, ciddi eleştirilere neden olmaktadır. Bu yönelim, Alevi toplumunun tarihsel ve ideolojik duruşuna ne kadar uygun olduğu tartışmalıdır. Gerçekten bu bir bilinçli tercih midir, yoksa Kürt hareketlerinin sinsice yürüttüğü hegemonya politikalarının bir sonucu mudur? Aleviler, tarihsel hafızalarını ve kimliklerini ne kadar koruyarak bu süreci değerlendirmektedirler?

Aleviler, 1960’lı yıllardan itibaren Türkiye’deki sol örgütlerde aktif rol almış, büyük fedakârlıklarda bulunmuştur. Ancak sol hareketler, Alevileri sadece bir “araç” olarak görmüş, onların özgün taleplerini sistematik olarak göz ardı etmiştir. 1980 darbesi sonrası solun çöküşüyle birlikte Aleviler siyasette yalnız bırakılmış, geçmişte kendileriyle dayanışma içinde olduklarını sandıkları sol grupların kayıtsızlığına tanık olmuşlardır. Sivas Katliamı (1993), Maraş Katliamı (1978) ve Çorum Olayları gibi trajik süreçlerde, sol örgütlerin pasif kalışı, Aleviler için açık bir ihanet olarak değerlendirilmiştir. Sürekli “sınıf mücadelesi” söylemiyle Alevi toplumunu avutan sol hareketler, onların en temel güvenlik taleplerine bile sahip çıkamamış, böylece Alevi toplumunun gözünde tamamen itibarsızlaşmıştır.

Sol hareketlerden kopuş sonrası Alevilerin Kürt hareketine yönelmesi, ciddi bir sorgulamayı gerektiren bir tercihtir. Kürt hareketleri, özellikle PKK ve HDP çizgisindeki yapılar, Alevileri yalnızca kendi politik ajandalarına hizmet eden bir araç olarak görmektedir. Alevilerin tarih boyunca devlet baskısına uğraması, Kürt hareketleri tarafından istismar edilmekte ve “doğal müttefik” söylemiyle bir ortaklık yaratılmaktadır. Ancak bu müttefiklik, hiçbir zaman karşılıklı bir dayanışmaya dönüşmemiş, Kürt hareketleri Alevi kimliğini kendi siyasal çıkarları doğrultusunda manipüle etmiştir. HDP, Alevi toplumunu yalnızca seçim dönemlerinde hatırlamakta, onların desteğini alıp, sonrasında taleplerini görmezden gelmektedir. Kürt hareketlerinin tarihinde Alevilere yönelik ihanetlerin de olduğu unutulmamalıdır. Dersim Katliamı sonrası Kürt aşiretlerinin Alevilere karşı tutumu, hala hafızalarda tazeliğini korurken, bugün kurulan işbirlikleri tarihsel gerçekleri yok sayan bir körlükten ibarettir.

Alevi toplumunun, tarihsel misyonunu ve kimliğini koruyarak özgün bir siyasal duruş sergilemesi kaçınılmazdır. Ne solun ihanetine uğramış bir yapıya sığınmak ne de Kürt hareketlerinin kuklası haline gelmek Aleviler için bir çıkış yoludur. Geçmişte olduğu gibi, Aleviler bağımsız kimliklerini merkeze almalı, özgürlükçü ve demokratik bir çizgide, her türlü manipülatif siyasetten uzak bir duruş sergilemelidir.

Alevilerin sol örgütlerden uzaklaşması, sadece solun başarısızlığıyla açıklanamaz; aynı zamanda Kürt hareketlerinin sinsice yürüttüğü siyasal taktiklerin bir sonucudur. Kürt siyasi hareketleri, Alevileri kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmekte, ancak Alevi kimliğine samimi bir değer vermemektedir. Alevi toplumu, geçmişte yaşadığı ihanetleri unutmadan, kendi haklarını savunabilecek yeni ve bağımsız bir siyasi duruş geliştirmek zorundadır. Aksi takdirde, hem sol hareketlerin ilgisizliği hem de Kürt siyasetinin hesapçı politikaları altında ezilmeye devam edecektir. Alevi toplumu artık uyanmalı ve kendi kaderini başkalarının eline bırakmamalıdır. Aksi halde, tarih boyunca olduğu gibi yine yalnız bırakılacak, yine kullanılacak ve yine hayal kırıklığına uğrayacaktır.

Benim görüşüme göre, sol hareketlerin Alevileri tekrar kendi saflarına çekebilmesi için öncelikle geçmişte yapılan hatalarla samimi bir şekilde yüzleşmesi ve Alevi toplumuna gerçek anlamda güven vermesi gerekmektedir. Artık sadece seçim dönemlerinde hatırlanan bir topluluk olmaktan çıkıp, her zaman desteklenen ve talepleri ciddiye alınan bir yapı olarak görülmelidirler. Alevilerin güvenliği, inanç özgürlüğü ve siyasal temsili konusunda somut ve kalıcı adımlar atılmalı, geçmişteki kayıtsızlık ve ihanetler telafi edilmelidir. Sol hareketler, Alevileri sadece bir oy deposu olarak görmekten vazgeçmeli ve onların tarihsel hafızasını, mücadele geleneğini sahiplenmelidir. Ancak bu şekilde Aleviler, sol hareketlerle tekrar güçlü bir bağ kurabilir ve ortak bir mücadele hattında yer alabilirler. Aksi takdirde, sol kendi içine kapanmaya ve Alevilerden giderek uzaklaşmaya devam edecektir. Bu nedenle, solun yapması gereken şey, geçmişi sorgulayarak hatalarından ders çıkarmak ve Alevilerle sahici, dayanışmacı bir ilişki kurmaktır.

Yusuf Boyraz
05/02/2025

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir