Blog

351313721_919823532433312_6991749333577025451_n (1)

PKK’nın Feshi ve Türkiye Solunun Aynadaki Yüzü

Tarihler, bir örgütün sonunu değil; bir zihniyetin çöküşünü yazıyor bu kez. Süleymaniye’de kapalı kapılar ardında yapılan, henüz resmen açıklanmamış bir kongrede PKK kendini feshetti. Bu, sadece bir örgütün sonlanması değil; uzun yıllardır sürdürülen bir aldatmacanın, ideolojik bir illüzyonun, halk adına yürütüldüğü iddia edilen ama halktan çok uzak bir mücadelenin resmi olarak iflasıdır.

PKK, uzun süredir politik-ideolojik kimliğini emperyalist merkezlerle kurduğu ilişkiler içinde eritmişti. Amerikan uçakları altında “devrim”, İsrail’in gölgesinde “özgürlük”, Avrupa fonlarıyla “direniş” tahayyül eden bir yapının kendi sonunu hazırlaması sürpriz değil, sadece bir vakit meselesiydi. Ancak bu son, kendi içinde daha büyük bir aynayı da kırıp önümüze seriyor: Türkiye’deki kimi sol çevrelerin yıllardır üzerine titrediği sahte bir devrimci romantizmin çöküşü.

Türkiye solunun önemli bir kesimi, PKK’yı sorgulamaksızın, “ezilen halklar” edebiyatı üzerinden akladı; ne emperyalizmle kurulan ilişkilere, ne iç infazlara, ne de lider kültüne ses çıkardı. Anti-emperyalist söylemleriyle tarih yazan yapılar, bir anda Amerikan deniz piyadeleriyle eşgüdümlü hareket eden yapıları “halkların umudu” olarak pazarlamaya başladı. Oysa halk ne umut gördü, ne huzur buldu. Yanan şehirler, yarım kalmış hayatlar ve emperyalist ajandalara entegre olmuş bir direniş parodisi kaldı geriye.

PKK, sadece silahla değil, dille de manipülasyon yaptı. “Demokratik konfederalizm” gibi kavramlarla sol kamuoyuna hitap ederken, sahada NATO’nun yerel gücü gibi davrandı. Bu çelişkiyi görmeyen ya da görmek istemeyenler, en az örgütün kendisi kadar bu tablonun sorumlusudur. Bugün PKK’nın feshi, aynı zamanda Türkiye solunun bir kısmının da aynaya bakma günüdür. Çünkü bu süreç, sol adına konuşan ama halkla hiçbir bağ kuramayan yapılar için bir yüzleşme mecburiyetidir.

Şimdi sorulması gereken şudur: Kim kazandı bu kurgulanmış mücadeleden? Kürt halkı mı? Türkiye solu mu? Yoksa Ortadoğu’yu yeniden dizayn etmeye çalışan emperyal güçler mi? Cevap ortada. Bedeli halk ödedi, kazanan yine Batı oldu. Sol ise, bu emperyal ilişkilere verdiği sessiz destekle tarihsel sorumluluğunu bir kez daha yerine getiremedi.

Bir çöküşün ortasındayız ve bu çöküş sadece örgütsel değil; ahlaki, fikri ve ideolojik bir çöküştür. Artık romantik devrimci masalların değil, halkla bütünleşmiş, bağımsızlık ilkesine sırtını dayayan gerçek mücadelelerin zamanı. Çünkü halkın gözü açıldı. Maskeler düştü. Sözler yetersiz, pozisyonlar inandırıcılığını yitirmiş durumda.

Bugün PKK’nın sonunu konuşuyoruz. Ama aslında konuşmamız gereken şey; halkın adına, halksızca konuşan, halkın acısını kendi ideolojik PR malzemesine dönüştüren tüm yapıların sorgulanmasıdır.

Dönem, içe dönme; özeleştiri ve yeniden inşa dönemidir. Bu topraklarda gerçek sol, ancak halkla birlikte, ona rağmen değil, onun içinde var olabilir.

Yusuf Boyraz
Yazar

One Comment

    • ahmet izan

    • 4 ay ago

    teşekkür

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir